22 Şubat 2009 Pazar

Nightwish: The Century Child

image

Her şey Last.FM'in başının altından çıktı. Canım Foobar'ımın Audioscrabble eklentisi dinlediklerimi Last.FM'e ispiyonlar. Last.FM de buna göre çeşitli tavsiyelerde bulunur. Bir yıldır sürekli Helloween: Gambling with the Devil, altı aydır sürekli Avantasia: Scarecrow, arada da bol miktarda Dream Theater çaldığımdan kelli, Last.FM de ne kadar progressive ve power metal grubu varsa dizmiş sağ olsun. Merakımı celbetti, hepsinin şarkılarından bir kuple dinleyeyim dedim. Amanın! Neler neler keşfettim! Çoğunu da beğendim. Bir Sonita Arctica olsun, bir Iced Earth olsun, Kamelot, Epica olsun, gerçekten çalıyor arkadaşlar. Mani olunamıyor. Fakat içlerinden bir tanesi var ki, bayıldım: Nightwish.

Metal müziğin bir ayağının klasik müzikte olmasından mıdır nedendir bilinmez, opera sevmememe rağmen bu müziğe operayı andıran vokali çok yakıştırırım. Hatta Bruce Dickinson gibi, daha ötesi, Metalin en iyi vokali olarak addedebileceğim Michael Kiske gibi vokalistler hep bu tarz vokaller yapmışlardır. Finlandiyalı Power Metal grubu Nightwish de vokal işini mezo soprano Tarja Turunen'e teslim ederek aynı yoldan gidiyor. Öbür vokalist ve aynı zamanda grubun basisti olan Marco Hietala da gayet iyi ve iki sesin uyumu harika. Grubun tarzı Helloween'den ziyade Avantasia'yı andırıyor. Orkestrasyon ve vokal ağırlıklı. Zaten grup her yeni albümünde bu orkestrasyon işini bir adım ileri götürüyor. İlk iki albümlerinde sintisayzır kullanmışlar. Kesmemesi üzerine üçüncü albümleri ve inceleme konumuz olan Century Child'da Finlandiya'dan gerçek bir orkestrayla çalışmışlar. Bir sonraki albümleri olan Once'ta o da kesmemiş, Londra Filarmoni Orkestası'yla birlikte çalmışlar. Kısacası Nightwish de çalıyor, mani olunamıyor. O yüzden de yine Canım Foobar'ımın dediğine göre (her şeyini söyler bana, sır saklamaz benden, sesi de billur gibi, canım benim) bütün şarkıların dinlenme sayıları 20'nin üzerinde. Hatta Phantom of the Opera'yı abartıp 32 kere dinlemişim.

Power Metal, metalin neşeli yüzü olarak bilinir. Gerçi her power metal grubu bu tanıma uymaz ama ekseriyetle böyledir. Nightwish, neşeli bir grup sayılmaz. En azından Helloween kadar mutlu mesut değiller. Bu hava hem şarkı sözlerine, hem de bestelere yansımış durumda. En neşeli şarkıda bile tatlı bir burukluk, en hüzünlü şarkıda bile inceden bir coşku var. Grup, ayrıca üstün vokal özelliklerini arka planda gitarlarla desteklemeyi de çok iyi biliyor. Vokalle birlikte yükselen gitarlar, muhteşem seslerin hizmetindeler. Sözler nadiren efsanelerle ilgili. Genellikle hayat üzerine. Hep aynı teşbihleri kullandıklarından takibi kolay. Şimdi albümü meydana getiren şarkılara kısaca bir bakalım:

Bless the Child:
Why am I loved only when I'm gone?
Gone back in time to bless the child
Think of me long enough to make a memory
Come bless the child one more time

Açılış şarkısı olarak Bless the Child seçilmiş. Sözler ve ritm gayet güzel. Ritmdeki orkestrasyonla elektrogitar uyumu iyi gaz veriyor.

End of All Hope:
It is the end of all hope, to lose the child, the faith
To end all the innocence, to be someone like me
This is the birth of all hope, to have what I once had
This life unforgiven, it will end with a birth

End of All Hope girdiği zaman ilk fark edeceğiniz şey, agresif ve koro takviyesi sayesinde görkemli olan vokalleri. Şarkı biraz monoton ama nispeten sert.

Dead to the World:
As he died, he will return to die in me again
Weaving the cloth, giving birth to the Century Child
Who gave his life not for the world but for me
Innocence reborn once more

Dead to the World, grubun iki vokalinin yeteneklerini birlikte sergiledikleri ilk şarkı. Özellikle son nakaratta her ikisinin de yükselmesi, dinleyeni coşturuyor. İlk iki şarkıya oranla biraz daha yumuşak ve melodik.

Ever Dream:
Ever felt away with me, just once that all I need
Entwined in finding you one day
Ever felt away without me, my love, it lies so deep
Ever dream of me

Bir şarkı bu kadar mı güzel söylenir yahu? Tarja Turunen'in yetenekleri, bu ilan-ı aşk şarkısını yepyeni bir boylama taşıyor. Albümdeki şarkılar içinde belki en güzel nakarat bu şarkıda. Aynı zamanda grubun en popüler şarkılarından biri. Hatta Tarja Turunen gruptan atıldığında yeni vokalist Anette Olzon, gönderdiği deneme kaydında Ever Dream'i söylemiş. Ben de Anette'in yalancısıyım.

Slaying the Dreamer:
Put a stake through my heart!
And drag me into sunlight
So awake for your greed
As you're slaying the dreamer

Yine ritme dayalı, gaz veren bir şarkıyla devam ediyoruz. Slaying the Dreamer kesinlikle kötü bir şarkı değil, ancak yumuşak iki şarkıdan sonra (özellikle bu şarkılardan biri Ever Dream kadar güzelken) kısa bir adaptasyon sorunu yaşıyorsunuz. Özellikle sonlarda orkestranın eşlik ettiği ritm gayet şahane.

Forever Yours:
Whatever walks in my heart will walk alone

No love left in me
No eyes to see the heaven beside me
My time is yet to come
So I'll be forever yours

Buruk demiştim ya hatırlarsanız. İşte bu şarkı, burukluğun sözlük anlamı. Duygularımın tercümanı. Zaten rock ballad'larının üzerine var mı? Hani hangi ruh haliyle dinlerseniz aynı etkiyi yaratan, aktardığı duygulara direnemediğiniz şarkılar vardır. Helloween'in A Tale That Wasn't Right'ı gibi mesela. Forever Yours da, işte öyle bir şey.

Ocean Soul:
Losing emotion, finding devotion
Should I dress in white and search the sea
As I always wished to be - one with the waves
Ocean Soul

Mistik havalı, orta tempolu, melodik bir şarkı. Albümdeki şarkılarla karşılaştırıldığında öne çıkan bir özelliği yok. Ne eksiği, ne de fazlası var. Nakarat kısmı çok hoş. Sıkılmadan dinleniyor.

Feel For You:
This one is for you, for you
Only for you
Just give in to it never think again
I feel for you

Bu buruk aşk şarkısı bas gitarla orkestranın birlikteliğiyle açılıyor. Bozmadan devam devam ediyor. Tarja Turunen gene döktürüyor. Marco'nun vokalinin girmesiyle ortalık daha da şenleniyor. Akabinde ritmde yaşanan kısa süreli bir duraklamadan sonra girilen final kısmı ise tek kelimeyle muhteşem. Kısacası güzel başlıyor, harika devam ediyor, muhteşem bitiyor.

Phantom of the Opera:
In sleep he sang to me, in dreams he came
That voice which calls to me and speaks my name
And do I dream again, for now I find
The Phantom of the opera is there
Inside my mind

Grup, bu şarkıda çok zor bir işin altına giriyor. Andrew Lloyd Webber'in müzikal klasiği Phantom of the Opera'yı seslendiriyor. İçim gayet rahat bir şekilde, ortaya çıkan sonucun 2004 yılındaki filmdekinden çok daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Hiçbir şarkıda enstrümanlar, vokalin bu kadar hizmetinde değil ve “vurgulama” işlemi, bu şarkıda yeni bir anlam kazanıyor. Özellikle finalde öyle güzel yükseliyor ki, hem Tarja'ya, hem Marco'ya şapka çıkarıyorsunuz. Tam kıvamında yapılan metal uyarlaması da şarkıya çok yakışmış. Grubun hayranlarının da favorisi olan şarkı, maalesef vokalist değişikliğinden beri hiçbir konserde çalınmıyormuş.

Beauty of the Beast:
Safely away from the world
In a dream, timeless domain
A child, dreamy eyed,
Mother's mirror, father's pride

Albümün eklentisiz halinin son şarkısı olan Beauty of the Beast, aynı zamanda 10.22'yle en uzun süreye de sahip. Giderek yükselerek sizi saran üç kısımdan oluşuyor. Orkestrasyon gayet iyi. Bazı yerlerde yine birbirlerine paralel gidiyorlar ve klasik müzikle power metalin uyumuna bir kez daha hayran oluyoruz. Bütün bunların üzerine yeniden vokal girince mest olmamak elde değil. Tarja Turunen'in sesi onlara doğru bir kez daha koroyla birleşerek aldığımız keyfi katlıyor.

The Wayfarer:
I went into the wilderness with Uncle Walt
I discovered the wild
Learning to suck all the experience
Seeing the world through cradle's bars

Metal grupları nedense Japonya'da çıkan versiyonlarına birkaç şarkı ekliyorlar. E bizim günahımız ne ki böyle güzelliklerden mahrum kalıyoruz acaba? Şarkımız daha açılışıyla dikkatinizi çekiyor. Nasıl açılıyorsa da öyle gidiyor. Bu ne bir power metal şarkısı, ne de bir klasik müzik parçası. Doğrudan folk türünde olan The Wayfarer hızlı ritmleri, neşeli havası ve hayata dair güzel sözleriyle tam bir “kendini iyi hisset” şarkısı.

Nightwish:
The voice of nightly winds has awakened me,
Amidst all the grief they embrace me with relief.
Beneath my dreams and wishes
I long for thy caresses.

Bir kez daha hız kesiyoruz. Grupla aynı adı taşıyan bu ballad, elektrogitar veya davul içermiyor ve The Wayfarer'ın neşeli havasını dağıtmak için elinden geleni yapıyor. Akustik gitar, flüt ve Tarja Turunen üçlüsü sizi mest edecek.

The Forever Moments:
Now I hear my mother from the deep
Sing me a lullaby of eternal sleep
With thou replant the plaster call
This and silence we seek to reborn

The Forever Moments, bir taşla iki kuş birden vuruyor. Hem folk, hem ballad. Akustik gitarlara bu kez piyano eşlik ediyor. Nightwish'i kazasız belasız atlatmışsanız bile Tarja Turunen,The Forever Moments'la tüylerinizi diken diken edecek. Kaçış yok.

The Lagoon:
"Feeling lonely and content at the same time,
I believe, is a rare kind of happiness"

Albümün son şarkısı The Lagoon, tarz itibariyle pop sularında gezinse de, kesinlikle albümün geri kalanının yanında sırıtacak kadar açılmıyor bu sulara ve sözlerine kadar her şeyiyle safkan Nightwish şarkısı olduğunu belli ediyor.

Albümdeki bütün şarkıların aklınızda kalmalarını sağlayacak bir özellikleri var. Kiminde orkestrasyon, kiminde görkem, kiminde vokal. Şarkıların hepsi bir şekilde kendilerini sevdirmeyi başarıyorlar. Belki de bu yüzden bir aydır obsesif bir şekilde, sürekli dinliyorum The Century Child'ı. Albümün tamamını olmasa bile, canımın çektiği birkaç şarkıyı. The Century Child, çok sevdiğim Nightwish'in en beğendiğim albümü konumunda şimdilik. Canım Foobar'ım sıkılmak bilmeden çalıyor, ben de sıkılmadan dinliyorum.

imageAlbümde çalan grup üyeleri:
Tarja Turunen:
Vokal
Toumas Holopainen:
Klavye
Erno “Emppu” Vourinen:
Elektrogitar
Marko “Marco” Hietala:
Bas gitar, vokal
Jukka “Julius” Nevalainen:
Davul ve perküsyon

Sevdiyseniz deneyin:
Within Temptation,
Evanescence, Avantasia,
Kamelot, Sonata Arctica,
Helloween, Epica,
The Gathering

Hiç yorum yok: